Eşref-i mahlukat olarak yaratılmış bir insan, günün birinde kendi isteğiyle nasıl canlı bomba olabiliyor. İşte böyle korkunç bir dönüşümün tıbbi ve psikolojik aşamalarını siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Amacım, bireyin bu kadar ağır bir tabloya sokulmasını ve teröre vücudunu teslim etmesini nasıl önleyebiliriz sorusunu cevaplandırabilmektir. Canlı bomba eğitimi veren örgütlerin planlı ruhsal hazırlığı ilk aşamadır genellikle. Geçmişinde ağır ruhsal travmalar olan, kendisi veya yakınları ciddi haksızlıklara uğramış veya sevdiklerini kaybetmiş olan, yahut tüm gayretine rağmen hayatta başarısız olduğuna, engellendiğine, reddedildiğine, dışlandığına inanan veya inandırılan, özetle toplumu suçlayan gerekçelerle ikna edilebilen bir insan çok korkutucu bir silah haline gelebilir. Böyle bir insanın bilinç altına nüfuz edebilecek telkinler ve beyin yıkama faaliyetleri karşılık bulunca, toplumu cezalandırma düşüncesi artık ona yabancı gelmeyecektir. Hatta toplum içindeki belli bir kesime odaklanması, o kesimi daha büyük bir düşmanlık duygusuyla algılayabilmesi sağlanacaktır. İşte bu düşmanı yok etmek için kişinin kendisini en acımasız yöntemlere hazır hissetmesi, böylece kolaylaşacaktır. Kendisinin çok önemli bir olayın kahramanı olacağı, ancak bu şekilde dünyanın onun önemini ve değerini fark edebileceği, isminin dilden dile dolaşacağı, herkesin kendisinden bahsedeceği sürekli işlenecek, kendisini ve eylemini kutsaması, eylemin gereğine kesinlikle inanması telkin edilecektir. Canlı bomba terörünün arkasında, bazı inançlı gençlere "şehit olma" duygusu aşılanmakta, böylece dini duygular kötü emeller uğruna sonuna kadar sömürülmektedir. Tamamı kendilerinden menkul sözde dini gerekçeler öne sürmek suretiyle, insanları öteki dünya ile ilgili vaatlere, eylemde ölünce doğrudan cennete gideceklerine inandırmak, ölüm sonrası yeryüzünde kahramanlaşarak asıl ölümsüzlüğe ulaşacaklarını empoze etmek kolaylaşmaktadır. Bir yandan bireyin ruhsal çatışmaları amaçlar doğrultusunda kullanılarak pekiştirilirken, öte yandan düşman algısı güçlendirilmektedir. Sonuçta eylemi yaparsa büyük bir kahraman haline gelip tüm dünyada ismi anılacak, aksi halde bir hiç olarak kalacaktır. Beyin yıkama uygulamaları kapsamında sağlıklı ve eleştirel düşünebilme yeteneği tamamen baskılanırken. grup halinde toplu yeminler edilmekte, bazı ifade veya sloganlar koro halinde uzun süre tekrarlanarak bilinç uyutulmaktadır. Bireyler transa geçinceye kadar dualar okunmaktadır. Böyle toplantılar sıkça tekrarlanarak özgür düşünme yeteneği adeta yok edilmektedir. İlişkiler ve bilgi akışı çok sıkı denetlenmekte, kişide en ufak bir tereddüt görüldüğünde, grup içinde duygusal baskı uygulanmaktadır. Eylemden çekinmenin en büyük utanç ve korkaklık olacağı, hatta bunun bir suç veya ihanet olarak değerlendirileceği, aşağılanacağı hissettirilmektedir. Bireylerin neredeyse her şeyi adeta siyah-beyaz gibi iki kategoriye indirgemeleri, mesela sadece inananlar ve inanmayanlar, benden olanlar ve olmayanlar, her şey ya da hiçbir şey şeklinde çatışan ikili karşıt kavramlı düşünmeyi tercih eden kolaycı bir bakış açısı kazandırılmaktadır. Sorunları çözebilmenin bir tek yolu sunulmaktadır: intihar saldırısıyla düşmanın yok edilmesi. Eyleme yönelik son planlar da tamamlanınca, kişilerde intihar öncesi farklı bir ruh hali devreye girmekte ve tam bir kararlılık gözlenmektedir. Aynen fırtına öncesi sessizlik gibi, insan adeta büyük bir iç huzuruna kavuşmakta, yakınlarına sakin ve uysal davranmaktadır. Bu aşamada veda mektubu yazabilir, arkadaşlarıyla eğlenebilir, yiyip içebilir, çünkü artık kararlı, gönlü rahat ve her şeye hazır, amacına kilitlenmiş haldedir. Sonunda eylem anı geldiğinde görevi bellidir ve çok basittir: Saniyenin binde birinden kısa bir zamanda dünyanın en büyük kahramanı olmayı özlediği o anda, öldürmek için ölecek ve kendisine göre adeta evren sarsılacaktır. Görüldüğü gibi, geri dönüşü olmayan ve adeta kutsanmış olan bu yönteme ikna edildiğinde, kişi artık tetiklenmeye hazır bir silah haline gelmektedir. Geriye kalan sadece düğmeye basmaktır. Bunu ya kendisi bizzat yapacak veya bir başkası onu uzaktan kumanda ile infilak ettirecektir. Yahut, her iki seçenek teknik olarak hazır olacak, duruma ve şartlara göre, o en kritik anda ikisinden biri seçilerek uygulanacaktır. Böylece, eylemcinin son anda eylemden vazgeçme ihtimali de olmayacaktır. Aslında, eylemci ikinci seçeneğin varlığından haberdar olmak zorunda değildir. Önemli olan sonuçtur ve başkasında kumanda bulunan ikinci seçenek bunun garantisidir. Gelecek haftaki yazımızda devam edeceğiz ...