Ünlü (?) yönetmen Sinan Çetin’in oğlu Rüzgar Çetin, İstanbul’da 34 RUZ 27 Porsche marka aracıyla karşı şeride geçerek, aksi yönden gelen polis otomobilini biçmişti. Kazada hiç yara almayan Çetin, alkollü çıkmıştı. Hayatta hiç Hakkari Yüksekova’ya gitmiş miydi. Ehliyetini neden ve nasıl Yüksekova’dan aldığı mahkemece soruşturuluyor da. Bugüne kadar 28 ağır trafik suçu, ruhsatsız silah, umumi mekanda kavga, komşuları taciz gibi çok sayıda kabarık dosyası olan trafik ve suç canavarı, ceza puanı defalarca dolduğu halde, trafikten süresiz men edilmediği için, ölüm makinesi gibi can almaya devam etmişti. Şehit polisimiz İsmet Fatih Alagöz’ü öldürmüş, diğer polisimiz Emre Tetik’i de ağır yaralamıştı. Fakat, Rüzgar Çetin 22,5 yıl hapis talebiyle tutuklu yargılanmakta iken, yaralı polis memuru Emre Tetik, failden talep ettiği 250 bin TL. manevi tazminatı karşı taraftan alınca davadan vazgeçmişti. Bunu da kamuoyu ile paylaşmıştı. Bu gelişme üzerine, şehit polisimiz merhum İsmet Fatih Alagöz’ün eşi Özlem Alagöz, şikayetinden vazgeçen polis Emre Tetik’e isyan etmişti. Emre Tetik’in, şehit olan eşiyle yakın arkadaş olduğunu belirten Özlem Alagöz, “Son iki yıl hep bir aradaydılar. Aynı yerde görev yapıyorlardı. İş dışında da görüşen iki yakın dostlardı. Ben Emre’nin şikâyetinden vazgeçeceğini tahmin etmezdim. Benim eşim şehit oldu ve bir daha geri dönmeyecek. Bu insanların vicdanlarını sorgulamaları lazım” diye konuşmuştu. Alagöz, şikayetini sonuna kadar sürdüreceğini kaydederken. “kazada eşim şehit olduğu gibi ailem dağıldı. Eşim öldü, ben Adana’ya dönmek zorunda kaldım. Bunlara neden olan bu insan da cezasını çekmelidir” diyerek ateş püskürmüş ve “İnsanların tek dini para olmuş, ama ben şikayetimi sonuna kadar sürdüreceğim” diye, Emre Tetik aleyhinde olağanüstü bir tepki göstermişti. Emre Tetik ile avukatı ise bu ağır hakarete ve aşağılayıcı beyana sessiz kalmışlardı. Fakat, tam Rüzgar Çetin aleyhindeki ağır hapsin onaylanacağı duruşmaya birkaç gün kala, beklenmeyen bir gelişme oldu. Özlem Alagöz, aniden davadan vazgeçivermişti. Nedeni sorulunca, önce “kimseyi ilgilendirmez” tavrına girmiş, fakat toplumsal merak ve baskının artması üzerine, herhangi bir maddi karşılık istemeden davadan feragat ettiğini söylemişti. Tabii, davalardan vazgeçilmesinin dikkate alındığı karar duruşmasında, savcının ‘bilinçli taksirle öldürme’den 22.5 yıl hapis cezası” istemesine ve mahkeme başkanının 15 yıl hapis cezası öngörmesine rağmen, hakim heyeti oy çokluğuyla Rüzgar Çetin’i önce altı yıl üç ay hapse çarptırmış, ardından tutuklu kaldığı süreyi dikkate alarak tahliye etmiti.. Rüzgar Çetin bu duruşmanın hemen ardından serbest bırakılınca, kamuoyundaki tepki, adeta toplumsal bir öfkeye dönüştü. Özlem Alagöz, daha detaylı bir açıklama yapmak zorunda kalınca, dava süresince bunalıp pes ettiğini belirterek, “Çocuklarıma konsantre olmam gerekiyordu. Zaten bir baba yokluğunu yaşıyorlar, anne olarak benim de psikolojim had safhada bozuldu. Çocuklarıma motive olmak istiyorum” deyivermiş ve bu kazaya çok üzülen Rüzgar Çetin’in ailesiyle görüşerek bu kararı aldığını açıklamıştı. Failden maddi manevi tazminat istemediğini belirten Alagöz, “Sadece sigorta yaptırdığınızda, karşı tarafa verilecek bir 330 bin TL. para var. Başka da hiçbir şekilde para konusu söz konusu olmadı. Benim de ihtiyacım yok zaten” demişti. Kamuoyu ikna olmayınca, Özlem Alagöz’ün avukatları, “Müvekkilimizin anne oluşu, Rüzgar Çetin’in ailesi tarafından sağlanan görüşmelerde ailesinin acılarına şahit oluşu nedeniyle bu yönde bir karar verilmiş olup, maddi herhangi bir menfaat sağlanmamıştır” şeklinde, garip bir açıklama yapmışlardı. Yani, suçlunun ailesi acılara şahit olmasalardı, davadan vazgeçilmeyecekmiş.Fakat “elin ağzı torba değil ki, büzesin”. Rüzgar Çetin’in ailesi ve avukatları ile, Özlem Alagöz’e, mağduriyetlerinin giderilmesi teklifinde bulunulduğu, avukatlar üzerinden görüşmelerin ve çok sıkı pazarlıkların yapıldığı söylentileri ciddileşti. Özlem Alagöz, failin annesinin kendisini ziyaret ettiğini ve iletilen teklifi doğrulamak zorunda kalırken, aynı zamanda reddettiğini de bildiriyordu. Acaba teklifi mi, yoksa miktarı mı onaylamıyordu. Üstelik, şehidin anne-baba ve kardeşlerinin Çorum’dan talepkar oldukları söylentileri alıp başını gidiyordu. Ama sorulunca, onlar da, teklifleri doğruluyor, ama hemen reddettiklerini beyan ediyorlardı. Şehidin babası Ahmet Çetin Alagöz, annesi Ayşe Alagöz, kardeşleri Mehmet Akif ve Mustafa "Bu davanın örnek olması için alkollü araç kullanarak devletin polisini şehit eden kişinin çok ağır ceza almasını istiyoruz.Bunun için tüm kanuni yolları zorluyoruz. Başta Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı, Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımızın bu olayın takipçileri olmasını istiyoruz. Bundan sonra alkollü şekilde trafikte suç işleyenlerin ibret alması için çok ağır ceza verilmesini umuyoruz." şeklindeki kesin kararlarını ifade etmişlerdi. Fakat sonra, gelinleri Özlem hanımla birlikte, onlar da aniden bu söylemlerinden ve kamuoyu önüne çıkmaktan vazgeçtiler, hatta kapılarını kilitlediler. Çünkü, netleşen söylentilere göre, 10 milyon TL. talep edilmiş, pazarlıkla 3 milyon TL. üzerinde anlaşılmış, bu tutarın arslan payı Özlem hanıma ait olmak üzere herkes paylaşmış, görüşmelere aracılık eden Özlem Alagöz’ün avukatı ise %10 oranında 300 bin TL almıştı. Şimdi Alagöz ailesine ve avukatlarına düşen bir görev var. Tüm bu söylentiler doğru mudur, değilse doğrusu nedir, lütfen açıklayınız ve kamuoyumuza olan saygınızı, şehidimizin hatırasına sadakatinizi ispatlayınız.