Oğlunun yoksa bugün dünkü neşesi, günde beş defa, on defa öpülesi çehresinde varsa bugün hüzün, en önce babası duyar, hisseder. Bellidir akşama eve geliş saatleri. Oğlu mutlaka akşam yemeklerinde evde olmalıdır. Çıkacaksa gece, kiminle nereye gideceğini, hangi saatte döneceğini söylemelidir. Annesi yatıp uyusa da, kapının gıcırtısından babası oğlunun geldiğini bilmeli ki kendi yatağı dikenlerden arınsın. Onurudur oğlu. Gururudur. Geleceğidir. Asiliklerine, hatta bazen kendisine meydan okuyan tavırlarına göz yumar. Küçüklüğünde öpmeye doyamadığı evladına karşı zamanla bir mesafe koymaya başlar. Evin kuralları, oğlunun geleceği, baba disiplini için şarttır bu. "Hayır" kelimesi çoğu kez beğenilmez, çoğu kez hoşnutsuzluktur karşılığı. Oğlunun ilk aşkını ilk babası hisseder. Coşkusunu, sevincini ve acısını. Konuşmak ister arkadaş gibi. Beceremez çoğu zaman vazgeçer.

 

Küçüklüğünde istediği bisikleti, gençliğinde istediği arabayı alamamanın acısını içinde hisseder. Yetersizlik duyguları ile boğuşur. Ama onun asli görevi oğlunu geleceğe hazırlamaktır. Babası için evladına alabileceği en iyi hediye, kaliteli bir eğitim, gönderebileceği iyi bir üniversitedir. Baba sever oğlunu. Baba en çok uykuda sever oğlunu...

 

Kızının her gün biraz daha büyüdüğünü görür babası. Gözünden gönlünden sakınır onu. Onuruyla yetiştirmek, kirlenmiş dünyadan sakınmak için elinden geleni yapar. Kızması kırması gerekir bazen. Kötü olması kalpsiz olması gerekir. Kendisine duygusuz, anlayışsız yakıştırmalarını göze alır. Evet, bazen makyajına karışır, bazen elbisesine, bazen eteğinin boyuna. Hatta arkadaşları ile gideceği okul gezisine. Ancak o babasının bir tanesidir. Nadide çiçeğidir. Kızının saçının teline zarar gelmesini istemez. Baba çok yaşamıştır. Hayatı iyi bilir. Kızının saf çocuksu duyguları ile çabuk kanacağını, yanlış insanlara güvenebileceğini bilir.

Kendisinden habersiz kafeye gittiğini de, cep telefonu ile saatlerce konuştuğunu da bilir. Annesi ile kendisinden habersiz alışverişe gittiklerini, kendisinden aşırdıkları harçlıklarla ana kızın birlikte mağaza mağaza dolaştıklarını da bilir.

 

Bilir bilmezden gelir, duyar duymazdan gelir. Aslında babalar her şeyi bilir.

 

Eşi evinin kraliçesidir. Onun beklediği romantizmi hep gösteremez aslında. O iki büyülü kelime; ”Seni seviyorum” çok fazla tekrarlayamaz. Büyüsü bozulur. Nazar olur diye korkar belki. Onun ihtiyaçlarını karşılamak onu mutlu görmek, babanın iç huzurudur.

 

Cambazlıklar yapar çoğu kez. Kasap, bakkal, manav, kredi kartları ile savaşlar yapar, bu evin çarkını döndürmek için. Bayramlarda özel günlerde önce eşi ve ailesidir. Olanla idare eder kendisi.

Anneler gününün tüm coşkusuna ihtişamına rağmen babalar gününün biraz sönük geçtiğinin de farkındadır babalar. Ne kadar geri planda olsa da, çarkın en önemli dişlilerinden olduğunu bilir babalar. Varsın daha coşkulu geçsin anneler günü, sevgililer günü, doğum günleri.

Ama yine de unutmasalar evlatlar babalarını, küçücük birer hediye ile öpücük kondursunlar çileli baba yanağına. O yeter. Tüm babalara bu kadarı yeter.