AK Parti Kahramanmaraş İl Başkanı Av. Ahmet Özdemir, Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik yapılan operasyon hakkında,  burada icra edilen işin gazetecilik faaliyeti olmadığını belirterek,  “Operasyon devletin gizli bilgilerini ifşa eden ve casusluk yapan kişilere yöneliktir'' dedi.

Leif Lindner ile IFA Berlin 2024'e İnovasyon ve Büyüme Hamlesi Leif Lindner ile IFA Berlin 2024'e İnovasyon ve Büyüme Hamlesi

Her hafta birbirinden farklı konuları sayfa sütunlarına taşıyan ve yaptığı haberlerle gündemin nabzına ışık tutan Manşet Gazetesi, bu hafta ise AK Parti İl Başkanı Av. Ahmet Özdemir ile yaptığı özel röportajda Cumhuriyet Gazetesi’ne ve HDP’li vekillere yönelik yapılan operasyonu gündemine taşıdı. Yaptığımız röportajda Özdemir, İl başkanlığı toplantısı,  Başkanlık sistemi, HDP’li belediyelere kayyum atanması gibi birçok sorulara cevap vererek, değerlendirmelerde bulundu. İl Başkanları toplantısında rutin konuların görüşüldüğünü ve olağanın dışına çıkılmadığını kaydeden Özdemir, toplantıda teşkilatlanmalar, sandık yönetimleri, yeni üye kayıtları, ilçe teşkilatlarının koordinasyonu gibi konuların ele alındığı söyledi. Başkanlık sistemi ile ilgili taslağın Milliyetçi Hareket Partisi’ne (MHP) ulaştığını ifade eden Özdemir, sistemin MHP ile yapılan görüşmeden sonra açıklık kazanacağını belirtti. Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik operasyonun devletin gizli bilgilerini ifşa eden ve casusluk yapan kişilere karşı olduğunu dile getiren Özdemir, orada isnat edilen eylemin gazetecilik olmadığının altını çizdi. Son olarak HDP’li belediyelere kayyum atanmasıyla alakalı konuşan Özdemir, terör örgütüne yardım ve yataklık yapan bu belediyelerin devlet olarak önünü kestiklerini ve orada bulunan vatandaşlara sahip çıktıklarını vurguladı.

İşte AK Parti İl Başkanı Av. Ahmet Özdemir ile yaptığımız röportajın detayları…

İl başkanlığı toplantısında nelere değinildi? Neler konuşuldu?

İlk olarak 15 Temmuz sürecinin nasıl götürüldüğü ile ilgili istişare yapıldı. Süreçte aksayan yönler var mı? Sistem nasıl işliyor? Bununla ilgili bir değerlendirme yapıldı. İkinci olarak her zaman olduğu gibi teşkilatlanmayla ilgili istişare yapıldı. AK Parti her zaman teşkilatlanmasına önem verir. Bizim İl Başkanları toplantısında rutin yaptığımız işler var. Teşkilatlanmalar, sandık yönetimleri, yeni üye kayıtları, ilçe teşkilatlarımızın koordinasyonu, toplantıların düzenlenmesi bu kurumsal yapımızı sağlayan rutin işleri yaparız. Onun dışında da ülkenin siyasi gündemi ile ilgili değerlendirmeler yapılır. Başbakanımız bu konuda bütün İl Başkanlarına söz verir ve onlar konuşurlar. Bu toplantı da yine böyle gerçekleştirildi.

Olağanın dışında herhangi bir şey konuşuldu mu?

Malum olan konular değerlendirildi. Yani terörle ilgili mücadele süreci, HDP’li vekillerin tutuklanma süreci, bunlar herkesin konuştuğu konulardır. Ve tabi ki Başkanlık sistemi ele alındı.

Başkanlık sistemi ne durumda?

Başkanlık sistemi ile ilgili Milliyetçi Hareket Partisi’ne ulaştığı taslak bir metinle ilgili bir şey söylemeyeceğim. Çünkü Genel Merkezimizin de bu konuda talimatı var. Bu konu henüz bir aleniyet kazanmadı. MHP’yle yapılan görüşmeden sonra aleniyet kazanırsa bilgi veririz. Sadece bildiğimiz ismiyle ilgili Cumhurbaşkanlığı olması yönünde bir talep oldu. Bu şekilde bir değerlendirme var. Ama genel bir mutabakat üzerine bir metin hazırlanmış olması tabi ki memnuniyet verici. Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi bir anlamda bu mutabakatın sağlayıcı bir parti oldu. Anayasanın yapılması bir ülkenin temel direkleridir. Biz AK Parti olarak çoğunluğa sahip bir partiyiz ama bizim ilkemiz biz çoğunluğuz, bizim söylediğimiz olsun mantığında değiliz. O nedenle MHP ve mümkünse CHP ile bir görüşme yapılmalıdır. Bizim içinde toplumun geneli içinde bir rahatlık sağlar. O görüşmenin sonucunu bekleyeceğiz.

MHP’nin başkanlık sistemi için görevlendirilen bazı kurmayları sistemin 4 maddesini uygun bulmadıkları doğru mu? Doğruysa bu maddeler neler?

Aslında bildiğim kadarıyla ana unsurlar değil. Bu Devlet Bahçeli’nin önerisi değil. Devlet Bahçeli’ye bizim AK Partinin MHP’ye gönderdiği taslak metin üzerinde MHP Kurmayları bir çalışma yapıyorlar. O çalışmayı da Devlet Bey arz edecek. Devlet Bey de o çalışmadaki memnuniyetlerini ya da var ise tereddütlerini söyleyecek. Dolasıyla 4 madde üzerinde itiraz yapıldı denilen husus aslında MHP’nin görüşü değil. MHP adına taslağı incelemek üzere çalışan heyetin değerlendirmesidir. Ama bu değerlendirmeyi Devlet Bahçeli’ye sunacaklar onun kanaatinden bu olay olgunlaşacak. O yüzden o maddeler ile ilgili şimdi bir şey söylemek doğru olmaz.

Tutuklanan HDP’li vekiller ve Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik yapılan operasyon hakkında değerlendirme alabilir miyiz?

Vatandaşın olaylara bakışını milletvekilleri ve gazetecilerin tutuklanması diye anlatmak var, bir de suça karışanlar ve karışmayanlar şeklinde anlatmak var. Gazetecilik işlemi yapmak başka bir şey, suç işlemek başka bir şeydir. Siz gazetecilik yapıyorsunuz, gazetecilik yaptığınız için kimse sizi suçlayamaz. Nihayetinde AK Parti aleyhine binlerce yayın var. AK Parti bunların hepsini tutuklatıyor mu? Tutuklatmıyor. Ama burada yaptığınız gazetecilik faaliyeti dışında örnek olarak iş yerinizde yani gazete büronuzda uyuşturucu madde satarsanız sizi tutuklarlar. Gazeteci sıfatınız var ama yaptığınız işin gazetecilik ile alakası yok. Orada ise devletin gizli bilgilerini ifşa etmek ve casusluk faaliyeti yargılama konusu oldu. Bu adam ayrıca gazetecilik faaliyeti de yapıyor olabilir ama isnat edilen eylem gazetecilik değil.  HDP ile ilgili ise, bu adamlar milletvekili iyi güzel de Türkiye Cumhuriyetinde yasalarımızda bir hüküm var. Milletvekillikleri dokunulmazlıklarından dolayı haklarında açılmış davalar, suçüstü halleri dışında Milletvekili oldukları dönemde yargılamalar durur. Bunun istisnası nedir? Bu milletvekillerinin dokunulmazlıkları ile ilgili TBMM kaldırma kararı verirse bu adamlar hakkında o davalardan dolayı yargılama yapılabilir, ifade alınabilir. Biz bu adamların dokunulmazlıklarını TBMM’de kaldırmışız. Dolayısıyla artık yargılanabilir hale gelmiş. Eylem milletvekilliği ile ilgili bir eylem değil. Eylem terör örgütüne yardım ve yataklık eylemidir. Yani mecliste söylediği bir söz değil. Gidip ifade vermesi gerekir. Ama “Ben Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerine gitmem'' diyor. Yani kanunu tanımam diyor. Eğer kanunu tanımam derseniz kanun size kendini tanıtır. Burada da kanun kendini tanıttı. Bu çok basit bir konu, Avrupa’nın sızlanmasına bakmayın çünkü bu çifte standart gibi iki yüzlü bir ahlaksız propaganda yöntemidir. Bu adamlar milletvekili oldukları için değil, terör örgütüne yardım ve yataklık yaptıkları için ifadeye çağırıldılar. İfadeye çağırılan bir kişi ifadeye gitmezse bütün avukatlar, savcılar, hâkimler bunu bilir. Mahkemeden size bir davet gelir. Bu davete riayet etmezseniz, duruşmadan bir gün önce evinize polis gelir ve size “senin yarın mahkemen var, geleceksin'' der. Bu zorla getirmedir. Eğer buna rağmen gitmezseniz mahkemenin çağrısına uymazsanız suçunuz ne olursa olsun tutuklanırsınız. Bu adamlar mahkemenin çağrısına uymadığı gibi bir de mahkemeye kafa tuttu. Bu şaşırtıcı bir sonuç değildi.

Türkiye’nin doğusunda ki terör örgütüne yardım ve yataklık eden bazı belediyelere kayyum atanıyor ve o belediyelerin başkanları gözaltına alınarak, teröre yardım ettiği gerekçesiyle tutuklanıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Belediye Başkanlarının durumu biraz daha farklıdır. Biz PKK ile çok iyi mücadele ediyoruz ama bizim PKK ile mücadelemizde her zaman sekteye uğratan bir unsur vardı. Biz onları bitirme noktasına geliyoruz. Birileri onlara lojistik sağlıyor, can simidi oluyor. Bunu kim yapıyor? Bu belediyeler yapıyor. Bu belediyelerin hepsi tespit edildi. Bu tespit edilmişken de devletin imkânlarını PKK’ya harcayana göz mü yumacağız? Biz yıllardır mücadele ediyoruz, bütün varımızı, yoğumuzu ortaya koyuyoruz ama alttan alta birileri de bunu destekliyor. Tabii ki biz onları durduracağız. Vatandaşta neden memnuniyet var? Çünkü doğuda bütün kamu kurumları milli eğitim binaları bankalar delik deşik. Sokaklar bakımsız. Yani bir HDP’li belediye oralara bakmıyordu. HDP’li belediyelerin işi sadece PKK’ya destek boyutunda götürüyordu. Ama şimdi vatandaşta bakıyor ki Türkiye’nin başka şehirlerinde çok güzel işler oluyor. Dolayısıyla onlarda bu hizmetlerden faydalanmak istiyorlar ve bu adamlar devletin şefkatli yüzünü gördü. Kendini vatandaş hissetti. İnsanın kendi ülkesinde kendini rahat hissetmesi devletin kendinin yanında olduğunu hissetmesi bir rahatlıktır. Bu yüzden hiçbir vatandaşımız sokağa çıkmıyor ve oraların bir an önce bu pislikten temizlenmesini istiyor.

Avrupa Parlamentosu’nda bazı HDP’li vekillerin boy göstermesini nasıl karşılıyorsunuz?

Avrupa bir ekonomik oluşumdur. Avrupa kendini dünyada söz sahibi bir güç olarak görüyor. Fakat Türkiye’de artık kendinin bir güç olduğunu dünyaya gösterdi. Avrupa elindeki gücü bazen diğer ülkelerin imkânına kullanıyor, bazen de bunu dayatmaya çalışıyor. Gücünü dayatarak küçük ülkeleri tahakküm altına almaya çalışıyor. Avrupa’da bizim mücadele verdiğimiz terör unsurlarını kullanarak aslında Türkiye’yi diz çöktürmek istiyor. Bunun tek sebebi budur. Türkiye’de yaşanan darbe girişiminin nasıl olduğunu kimlerin bunu yaptığını hepsi de çok iyi biliyordur. Ama şimdi biz Avrupa’ya “Biz sizin niyetinizi biliyoruz. Siz bizim terörle mücadelemizi sekteye uğratan unsurlardan birisiniz'' dediğimiz için artık onlar teröre destek olarak Türkiye’yi yıpratmaya çalışıyorlar. Bizde buna karşı ya sessiz kalacağız, yâda buna karşı koyacağız.  Sessiz kalırsak hegemonyanın altına gireriz. Dünyanın başlangıcından beri Avrupa’da bir sömürge anlayışı vardır. Avrupa bunu bir ekonomik sistem olarak kullanır. Bu düzeni Türkiye’ye de uygulamak istiyorlar. Çünkü Türkiye’yi kontrol ettikleri zaman Türkiye’nin doğusunu da kontrol edeceksin. Bunun için Türkiye’ye diz çöktürmek istiyorlar.

Röportaj: Emre Akkış/ Meliha Şeyda Akçakale

Editör: TE Bilisim