AK Parti İl Başkanı Av. Ahmet Özdemir, darbe girişimine ilişkin yaptığı açıklamada, darbe gecesinde parti sıfatlarını bir kenara bırakıp milli iradeye sahip çıktıklarını belirterek, 15 temmuz gecesinin herkesi kardeş yaptığını vurguladı.
Her hafta Cuma günü saat 17.00’da siyaset, politika, spor, STK ve kanaat önderlerini dinleyicileriyle buluşturan ve Kahramanmaraş’ın gündemine ışık tutan, Fresh Gündem’in bu haftaki konuğu AK Parti İl Başkanı Av. Ahmet Özdemir oldu. Radyo Fresh Genel Müdürü Serdar Salma moderatörlüğünde gerçekleşen canlı yayında Özdemir, yaşanılan darbe girişimine ilişkin açıklamalarda bulundu. 15 Temmuz gecesinde darbe girişimini duyduğu an parti binasına koşarak gittiğini ifade eden Özdemir, Kahramanmaraşlı vatandaşların bir kahramanlık göstererek parti binasına geldiğini ve ilk etapta yaklaşık 25 bin kişinin meydanlara inerek demokrasiye sahip çıktığını söyledi. Darbe girişimi gecesi Başkomutan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla meydanlara indiklerini kaydeden Özdemir, halen meydanlarda olduklarını ve cumhurbaşkanının 2’nci bir emrine kadar meydanları boş bırakmayarak demokrasi nöbetine devam edeceklerini vurguladı. Darbe girişimi gecesi parti sıfatlarını bir kenara bırakıp milli iradeye sahip çıktıklarını belirten Özdemir, 15 Temmuzun herkesi kardeş yaptığı söyledi.
''DARBE GİRİŞİMİNİN OLDUĞUNU ANLADIĞINDA HEMEN PARTİ BİNASINA GİTTİM’
Olayların ilk başladığında bunun bir darbe girişimi olduğu bilgisini sonradan aldıklarını söyleyen Özdemir, bu bilgiyi alır almaz hemen parti binasına gittiğini kaydetti: “Olayların ilk başladığında yani İstanbul boğaz köprüsünde askerlerin konuşlandığı zaman çok vakıf olamamıştım erken saatlerde ve Ankara’da ki İstanbul’daki arkadaşlarımı, siyasetçi abilerimi aradım. Onlar bir hareketlilik olduğunu fakat ne olduğunun henüz anlaşılamadığını söylediler. Zaman biraz daha ilerlediğinde bunun bir darbe teşebbüsü olduğu bilgisi geldi. Hemen hazırlanıp parti başkanlığına gitmem gerektiğini düşündüm şunun için, şu an da iktidardaki parti Adalet ve Kalkınma partisi ve Başbakan onun başbakanı ve bir darbe teşebbüsü varsa burada saldırılacak yerin AK parti olduğunu düşünerek gittim. Bu arada arkadaşlarım, teşkilattakiler beni arıyorlardı. Onları da bilgilendirdim. Fakat bize genel merkezimizden talimat geldi. Denildi ki bütün teşkilatlarımızı organize edelim başkanlıklarımızda toplanıyoruz diye. Ben bu mesajı alır almaz 12 bin görevli teşkilat mensubumuz var, aslında 157 bin tane üyemiz var. İlk önce 12 bin tane teşkilatımızdakilere mesaj gönderdim. Bende bu sırada partiye geçtiğimde zaten 300-400 kişi gelmişti'' şeklinde konuştu.
''O GECE HALKIMIZDA İNANILMAZ HEYECAN VE MOTİVASYON VARDI’
Darbe girişiminin ardından meydanlara inen binlerce vatandaşın inanılmaz heyecanlı ve motivasyonlu olduğunu belirten Özdemir, şöyle devam etti: “Sonra Cumhurbaşkanımızdan bir haber yoktu ve halen yayına çıkmamıştı. 11 buçukta yayına çıkmıştı. Bunları anlatmamı çok önemli bir noktası var. Darbe teşebbüsünün ilk etapta başarılı olup olamayacağını kestiremiyoruz. Fakat buna rağmen gözünü karartış 3 bin tane adam gelmiş talimat bekliyordu yani biz buna karşı koyalım. Cumhurbaşkanımızın açıklamasından sonra 3 bin olan sayımız bir anda 10 bine çıktı. Gece yarısı olduğunda bu sayı 25 bine çıkmış ve cadde kapanmış, akıl almaz bir heyecan ve motivasyon vardı. “Bunu coşkuyla karşıladı'' demek olayı anlatma açısında yetersiz görülebilir. Sonra darbecilerin başarısız olma yolunda haberleri gelmesiyle birlikte kimse orayı terk etmedi. Başkomutan işte o zaman Başkomutandı ve o zaman o talimatı verdiği günden bu yana meydandayız. Bu çok takdire değerdir. Bizde parti sıfatımızı bir kenara koyup Milli İdaremize hep beraber sahip çıktık. Bu da 15 Temmuz gecesi bizi kardeş yaptı.''
''ASIL KAHRAMAN MİLLETİMİZDİR’
Tüm Türkiye’nin 15 Temmuz gecesinden bu yana meydanları boş bırakmayarak milli iradeye sahip çıktığını dile getiren Özdemir, asıl kahramanın millet olduğunu kaydetti. Özdemir, “Şimdi insan bir şeyler yapacağı zaman doğruluğunu yanlışlığını düşünür, fakat o zaman insan onu düşünemiyor. Çünkü insan sadece buna karşı koymalıyım düşüncesinden başka bir şey düşünemiyor. Ben o gün ilk evden çıktığımda üzerimde yeşil gömlek vardı. Oraya gittiğim de henüz darbe girişiminin başarısız olmasına yönelik haberler gelmezsek etrafımdaki arkadaşlardan beyaz gömlek istemiştim. Çünkü bu darbe Devlete yapılacaksa ve Kahramanmaraş’ta AK Parti il başkanı olduğum için ilk burada alınacak kişi bendim. Bu sebeple eğer öleceksek de gömleğim beyaz olmasını istemiştim. Aslında bunlar çok basit şeyler, İstanbul’da tek başına askere karşı gelenler kahramanlar var ya, motorla tankların peşinden ayrılmayan kahramanlar var ya, tankların önünde yatan kahramanlar var ya ve 240 tane şehit olan kahramanlar var ya bunların yaptıklarının yanında bizimkisi hiç bir şeydir. Yalnız ben şunu anladım, bizim insanımız gündüz ayakkabı boyayıp ekmek parası kazanıp da akşamda kahramana dönüşen insanlarımız varmış. Biz bunları gördük ve asıl kahramanların onların olduğunu gördük. Eğer ben AK parti İl Başkanlığına gitmeseydim de insanlar yine de gelecekti ve bu kalabalığın içinde her partiden, her mezhepten insanlar vardı. Biz bu topraklarda yaşayan hiçbir ülke hiç bir zaman esareti kabul etmemiş. Yani bizim yapımız bunu kabul etmez. Geçmişte de etmedi bugün de etmedi. Bir daha da buna teşebbüs edilemeyeceğini de çok iyi gösterdi. Türk halkını diğer yabancı basın organlarında bahsederken, Türkler için Tank, uçak gibi şeyler basit kalıyor, deniliyor. Bu çok gurur verici bir şeydir'' ifadelerini kullandı.
''BÜTÜN DÜNYA MAZLUMLARIN UMUDUYUZ’
Artık sadece Türkiye’de yaşayan insanların umudu değil, bütün dünyada ki mazlumların umudu haline geldiklerini ifade eden Özdemir, Bunun sinyallerini ise Cumhurbaşkanının 2010 yılında Davos’ta yaptığı konuşmada verdiğini belirtti. Özdemir, “ Biz Suriyeli sığınmacılara kucak açtık. Bunun bize çok önemli bir getirisi var. Biz terörle mücadele ederken hatırlayın daha önceden bu dağları, mağaraları bombaladığımızda Avrupa ayağa kalkardı. Biz son bir yıldır terörle çok ciddi bir şekilde mücadele veriyoruz. Kimsenin sesi çıkmadı. Kimse bize kendi vatandaşını bombalıyor diyemez çünkü biz kendi vatandaşı olmayan 3 milyon kişiyi misafir ediyoruz. Biz bu kadar fedakâr ve insani yaklaşırken neden biz kendi vatandaşımızı öldürelim? Bunu bütün dünya gördü'' diye konuştu.
''KRİZE RAĞMEN BÜYÜMEYE DEVAM ETTİK’
2010 yılında ABD’de başlayan ve hemen hemen tüm ülkeleri vuran ekonomik krize rağmen Türkiye’nin bundan etkilenmediğini ve büyümeye devam ettiğini vurgulayan Özdemir, şunları söyledi: “Yabancı ülkelerin Türkiye’ye nasıl baktığını size şöyle anlatayım; Biliyorsunuz ABD’de 2010 yılında bir finans çevrelerinde çıkan bir krizle dünyada küresel bir ekonomik kriz oluştu. 2011 yılında da Türkiye’nin bu krizden kısmen etkilendiği söylendi. 2012 yılında Amerika’da Word business diye bir internet sitesinin Türkiye’yle ilgili bir araştırması vardı. Türklerin kurduğu ekonomik sistem her türlü takdirin üstündedir. Bütün dünyada bu ekonomik kriz dünya ekonomilerini vururken dünyada 2 tane ülkenin bu krize rağmen büyüme gösterdiğini gördük. Bunlardan bir tanesi Türkiye yüzde 6 oranında diğeri ise Çin idi. Bu sadece bir sistem işi değil, burada bir duygu var. Bir sahiplenmişlik var. Ama Avrupa bunu görmediği için bu sistem nasıl yürüyor diye merak ediyorlar'' dedi.
''DARBE GİRİŞİMİ KÜRESEL BİR PROJE’
Darbe girişiminin küresel bir proje olduğunu ifade eden Özdemir Fethullah Gülen denilen bu teröristinde şu anda ki aktörlerinden biri olduğunu söyledi. Özdemir, “Yaklaşık 3-4 ay önce FETÖ ile ilgili bir iddianame yayınlandı. O iddianamede FETÖ’nün amacı, sistemi ile ilgili detaylı bilgiler var. Orada ki birkaç anekdotu size söyleyeceğim. 30yıl önce Fethullah Gülen’in bir vaizinde şunu söylüyor. “Önce devletin birimlerine adamlarımızı yerleştirmeliyiz. Sonrada kendi sistemimizi kurmalıyız'' dedi. Bu anekdottan sonra geldiğimiz noktaya bakalım. Bu adamlar ülkenin kalbine bıçak saplamaya kalktılar ve bunu yaparken de hiç düşünmediler. Bu noktada bize siz bunu görmediniz mi? Diye eleştiriler alıyoruz'' ifadelerine yer verdi.
''FETÖ, BU ZAMANA KADAR ALGI OPERSYONLARI YAPTI’
FETÖ’nün ilk ortaya çıktığından bu zamana kadar çeşitli algı operasyonları yaparak milleti kendine bağladığını söyleyen Özdemir, sözlerine şöyle devam etti: “Orda ondan kurtulmayı düşünüyorsunuz. Zaman içerisinde onun kötü olduğunu anlıyor ve ayrılıyorsunuz. Bunu sadece örnek olarak gösteriyorum. Buna böyle bakmak lazım. Peki, bunun detayında ne var? Hatırlayın 2003 yılında Cumhurbaşkanımız Milli güvenlik toplantısında kendisine bir telefon geliyor ve o zaman Başbakan olarak görev yapmaktadır. Diyorlar ki önündeki meyve suyunu içme içinde zehir var. Başbakanımız o zaman meyve suyunu içmiyor sadece suyu içiyor ama o meyve suyunda da peçetesine damlatıp cebine koyuyor. Daha sonra onu analize gönderiyorlar. O analizde o meyve suyunun zehirli olduğu ortaya çıkıyor. Bunu yapanlar örgüt. Bu yapılan ise güven telkin etmek için. Aslında telefonu eden de zehri koyanda aynı kişi. Şimdi bazı vatandaşlarımız diyecek ki sen bu kanaate nerden vardın? Bu 2003 yılınca olmuş bir olay ve 2011 yılında olmuş bir olayı anlatacağım. 2011 yılında Kahramanmaraş’ta bir iş adamımız, arabasına binmiş evine giderken trafik polisleri önünü çeviriyorlar. Diyorlar ki sen aşırı hız yaptın, aracına el koyup sana da ceza yazacağız. Bu sırada kocasını arayıp durum anlatıp ben bir şey yapmadım ama beni aldı götürüyorlar. Kocası tabi direk polisleri arıyor fakat polisler yine de işlem yapacaklarını söylüyorlar. Onlar gidin amirimizi bulun diyor ve daha sonra tabiri caizse bunların imamını buluyor. Emniyetin imamı denilen kişi durun gerekirse Başsavcıya gider biz onu hallederiz şimdi diyor. Beraber gidip rica ediyorlar ve netice de eşi gözaltına alınmıyor ve çıkıyor. Bu sırada adamda bir minnettarlık oluşuyor. Aynı 2003 yılında Başbakanımıza yaptıkları gibi bir minnettarlık oluşuyor. Sonra o iş adamına diyorlar ki 50 bin lira yardım yapar mısın, sonra 100 bin lira yardım yapar mısın? diyorlar ve minnettarlıkla bunu yapıyor. Fakat kimse arkasına bakıp şunu sormuyor, trafikte aşırı hız yapanları ne zaman tutukladık, kırmızı ışıkta geçenleri ne zaman tutukladık. Fakat böyle bir korku oluşturulmuş ve sonra kendilerine bağlamışlar.''
''MÜSLÜMAN, MUHAFAZAKAR İNSANLARIZ’
FETÖ’nün yıllardan bu yana çeşitli tuzaklarla devletin içine yerleştiğini söyleyen Özdemir, “24 yıl önceki söylendiği gibi. Son örnek veriyorum, önemli bir kurumumuzun başına önemli bir amir atanacak ve çok güvendiğimiz bir adamı atıyoruz. Sonra bu adamın uygunsuz içerilik görüntüleri geliyor ve ne kadar da güvenirsek güvenelim buna meydan veremeyeceğimiz için onu görevden aldık. Daha sonra o kaseti verenler gelip oraya birini buldunuz mu bizde çok iyi bir adam var dininde imanında deyip onu yerleştiriyorlar ve o Devletin gizli bilgilerini çalıyor. Biz buna düşebiliriz çünkü neden bizi Müslümanlıkla vuruyorlar. Biz Müslüman muhafazakâr insanlarız. Bize bir şey söylenince onun aksi ispat edilinceye kadar biz onun doğru olduğunu kabul ederiz. Çünkü biz bunları kendimiz gibi dürüst biliriz. Fakat ilahı adalet 30 yılda kurmak istediklerini 15 dakikada yerle yeksan etti'' şeklinde konuştu.
''SÜREKLİ SİBER SALDIRILARA MARUZ KALIYORUZ’
Sürekli olarak algı operasyonları ile birlikte siber saldırılara maruz kaldığını söyleyen Özdemir, sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Evet, Cumhurbaşkanımızın deyimiyle istihbaratta bir zafiyet olduğu söyleniyor. Ben de bunu şu şekilde değerlendiriyorum; biz gündeliği normal yaşayan bir ülke değiliz ne yazık ki, 11 Temmuz’da PKK ile büyük mücadeleler içerisindeyiz ve ülke olarak bir kaç noktadan teyakkuz halindeyiz. Bu nedenle istihbarat algı operasyonları o kadar fazla ki vatandaşımız interneti sosyal medyayı o kadar güzel kullanıyor ki bu algı operasyonlarını çok güzel takip edebiliyorlar. Fakat buna yani siber saldırılara da devamlı maruz kalabiliyor. Sürekli olan bu algı operasyonlarına maruz kalıyor ki bunlardan açık vermeleri de doğaldır. Bunun altında yatan neden bu. Aslında bu onların son olayıydı ve laikiyle alt ettik. Bu şurada devreye giriyor biz işimizi doğru olarak yaparsak gerisini Allah’a bırakır. Cumhurbaşkanımızın da yaptığı gibi, ona teslim oluruz ve bize ne yazıldıysa ona uyarız.''
''OHAL İLE SIKIYÖNETİM AYNI DEĞİL’
Olağanüstü Hal ile sıkıyönetimi vatandaşların çok iyi ayırt etmesi gerektiğini söyleyen Özdemir, bu iki konu ile ilgili açıklamalarda bulundu. Özdemir, “İnsanlarımız olağan üstü hal deyip sıkıyönetimden bahsediyor ve karıştırıyorlar. Sıkıyönetim askeri yönetimin ülke yönetime el koyması ve bu el koyma sırasında devletin kurumlarına askeri birlikleri yerleştirerek insanlarında yaşamlarının bu konuda kısıtlanmasına sıkıyönetim denir. Bizim insanımız olağanüstü hali sıkıyönetim gibi düşünüyorlar. Olağanüstü hal ise anayasal düzeni meşru kurulmuş iktidarı ortadan kaldırmaya yönelik şiddet olaylarının ve kalkışmanın çok ileri düzeye varması veya devleti kaldırmaya yönelik olmasa bile bir şiddet eyleminin kontrol edilemeyecek duruma gelmesiyle OHAL ilan edilebilir. OHAL’den önce ise şiddet olaylarıyla insanların hayatları kısıtlanıyor. Vurulurum korkusuyla örneğin işimize gitmiyor. Bu hali ortadan kaldırmak. İnsanların hayatını normalleştirmeye çalışmaktır OHAL. Yani bu işin sulandırılmasını ve laçka hale getirilmesini önlemek ve insanımızın hayatını normalleştirmek için alınmış iyi bir önlem aslında'' ifadelerini kullandı.
''İDAM KARARINI VERECEK OLAN MECLİSİMİZ’
Halkın idam kararının istediğini ve bu konuda yetkili merciinin TBMM olduğunu ifade eden Özdemir, son olarak sözlerine şunları ekledi: “Ergenekon davasında yine paralel örgütlenmenin içinde bulunduğu savcıların haksızlıkla suçladığı askerler o zamanda bazıları suçsuz oldukları anlaşılmış ve beraat etmişlerdi. Diğer yandan aynı şekilde darbe girişiminden sonrada çıkan askerler oldu. Aslında bu hatayı telafi niteliğinde bir şeydir. Bazılarının hatta rütbesi yükseltilip görev yerlerine yerleştirilmiştir. Tabi bu noktada her kim hatası varsa cezalandırılsın. Bu yapılırken de yalnız iyi tartılsın iyi araştırılsın. Bizim devletimizin bu konuda çok hassas davranacaktır. Bizim Milletimiz haksız yere kimsenin canını yakmayacağı kanaatindeyim. İdam hakkında vatandaşımızın böyle bir isteği var ve bu konuda karar verecek merci Meclisimiz. Cumhurbaşkanımız da bu konuda eğer öyle bir şey gelirse bende onay veririm dedi. Bu konuda benim fikrim, ben avukatlık yaptığım için konuya ben hukuki bakıyorum. Vatandaşımızda bu konuda bilgi sahibi olsun diye söylüyorum. Biz bugün idam kararını çıkarttığımız zaman bu bugünden sonra işlenmiş suçları kapsayabilir. Dün işlenmiş suçu kapsayamaz. Fakat bu konuda Milletimizin gönlü rahat olsun bu adamlar laik oldukları cezalara çarptırılacaklar.''
HABER: EMRE AKKIŞ