Ankara’da meydana gelen bombalı terör saldırısında 97 vatandaşımızı kaybettik. Suruç’ta 20 Temmuz'da meydana gelen canlı bombanın patlamasıyla 33 kişi hayatını kaybetmiş, 103 kişi yaralanmıştı. Diğer yandan 20 Temmuz-10 Ekim arasında geçen 82 günlük sürede 145 güvenlik görevlisi (asker, polis ve korucu) şehit oldu. Suruç ve Ankara patlamaları dahil bugüne kadar 16'sı çocuk olmak üzere 234 sivil vatandaşımız hayatını kaybetti.
Neredeyse her gün güvenlik kuvvetlerimizin şehit olduğuna, sivillerin öldüğüne dair haberler aldık, almaya devam ediyoruz.. Her acı haber ailelerin evlerine ateş düşürdü, milletimizin yüreğini yaktı. Ölüm bizim için artık istatistik! olmaya başladı. Hatta Ortadoğu’da her gün 50-100 insan ölüyor, sonuçta biz de bir ortadoğu ülkesiyiz deme cüretini gösteren sözde aydın-yazarlar türedi.
Oyuna gelmeyeceğiz
Terör saldırılarının asıl hedefinin doğrudan insan öldürmek olmayıp, toplumu panik ve umutsuzluğa sevk etmektir. Terör maşaları bu umutsuzluğu kargaşaya dönüştürmek, bu kargaşadan istifade ile de milletimizin birlik ve huzurunu zedelemek, devletimizin bütünlük ve bekasını sorgulanır hale getirmek istiyorlar. Millet olarak bu hain tuzaklara asla düşmeyecek, ihanet şebekelerinin bu tuzaklarını hep birlikte başlarına geçireceğiz.
Bulunduğumuz coğrafya hassas bir coğrafyadır. Etrafımız adeta bir ateş çemberi haline dönüşmüştür. Buna ezeli ve ebedi düşmanlarımızı da eklediğimizde bu ateşin daha da kuvvetleneceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bu son derece hassas ortamda bize düşen ateşin yayılmasına ihtimal ve imkan sağlayacak tutum ve teşebbüslerden kaçınmak olacaktır.
‘Devlet Katil’ diyenler zehirli yılan ve çiyanlardır
Öte yandan vatan evlatlarına kıyan hain şebekenin siyasi uzantıları ‘Katil Devlet’ zehirlerini tekrar ortalığa saçmaya başladılar. Cumhuriyet Savcıları bu hadsiz dili hukuk çerçevesinde kökünden kesmelidir! Türkiye Cumhuriyeti Devleti HEPİMİZİNDİR. Şu veya bu etkiyle, düşünceyle, siyasi tarafgirlikle bunun ilgisi ve alakası yoktur. Siyasi iktidara yönelik sorumluluk noktasındaki tenkidlerin ‘DEVLETİ’ hedef almasına kat’i surette rıza göstermeyiz. İktidarda bugün bu parti vardır, yarın bir başka parti olabilir. Devlet, millet, bayrak hepimizin ortak noktasıdır. Bu ülkenin sulh ve sükununa yönelik bir tehdit hepimize yönelmiş demektir.
Diğer taraftan bir takım sorumsuz kişilerin siyasi veya başka kanaatleri dolayısıyla sivil ölümleri hakkındaki yakışıksız beyanlarını esefle kınıyor ve lanetliyorum. Ölen insandır, üstelik masumdur. Menfur saldırılarda hayatını kaybeden sivil vatandaşlarımızın sırf düşüncelerinden dolayı ölüme müstehak olduklarını düşünmek veya bunu ifade etmek bizim inançlarımızla da, örfümüzle de, vicdanımızla da, kısaca insanlığımızla da bağdaşmaz. Bu tür sorumsuz tavırlara süratle son verilmelidir.
Bizim görevimiz ‘suçlu ilan etmek’ değil
Milletimiz ve devletimiz bu badireyi de atlatacaktık. Şairin dediği gibi ‘Toplu vurdukça sineler, O’nu top bile sindiremeyecektir’. Biz bu şuurla içinden geçmekte olduğumuz hassas ortamda kendi kavgalarımızı! bir tarafa bırakarak bir ve beraber olmalıyız. Suçlu veya suçluların (arkasındaki şebekelerin) cezasını Türkiye Cumhuriyeti Devleti verecektir. Bahse konu Suçlularla ilgili kovuşturmalar, gerekli takibatlar güvenlik görevlilerimizce hassasiyetle yapılacaktır. Bizim görevimiz şunu veya bunu suçlu ilan etmek değildir. Birilerini tenkid ederken Devletimizi zaafa düşürecek, Milletimizin birliğini bozacak, hatta Allah göstermesin insanlarımızı kamplaştıracak söylem ve eylemlerden şiddetle uzak olmalıyız.
Hükümete çağrı
Hükümete de buradan seslenmek istiyorum. Biz yerinde ve zamanında Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milleti’nin karşı karşıya olduğu tehlikeleri sürekli olarak dile getiriyor, bununla ilgili gerekli tedbirlerin alınmasını talep ediyorduk. Ancak siyasi gücümüzün azlığından! olacak ki bu çağrılarımıza yeterince önem verilmediğini, hatta zaman zaman şiddetle reddettiğimiz ‘terörden medet umanlar’ gibi bayağı sıfatlara layık görüldüğümüzü kamuoyu hatırlayacaktır. Haklı çıktığımız için sevinmiyoruz, haklı çıkmak iddiasında da değiliz. Keşke biz kaybetsek ancak bu menfur ve elim hadiseler olmasaydı.
Her şeye rağmen zaman geçmiş değildir. Hükümetin gerek bölücü terör unsurları, gerekse de dış kaynaklı terör maşalarına karşı vatandaşlarımızın can ve mal emniyetini sağlamak için gerekli tedbirleri süratle alması gerekir. En azından bundan sonrası için böyle müessif hadiselerin olması engellenmelidir.
Terör saldırılarında şehid olan güvenlik kuvvetlerimize, sivillere yönelik menfur saldırılarda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Yanan ‘bizim’ evimizdir ve bu yangını hep birlikte söndüreüp, inşallah elbirliğiyle huzurlu ve mutlu günlere çıkacağız. Birliğimiz ve dirliğimiz daim olsun.