Önümüz kış vatandaş yazın bereket ve bolluğundan kışın darlık ve zorluğunu daha çok hissedecek. Yokluk ve zorluk kişiyi istemediği şeylere mecbur edebilecek.
Türkiye 15 Temuz darbe girişimi ile ağır bir yara almıştır. Toplumda güçlü olan güven zedelenmiş, devlet ve vatandaş bir travmaya maruz kalmıştır. Bu travmanın birlik ve beraberlikle kısa sürede atlatılması gerekir.
Toplumsal sözleşme ile vatandaş hukuk çerçevesinde haklarının bir kısmını devletin kullanmasını kabul eder. Devletin bu yetkiyi kullanırken vatandaşın hak ve hukukunu koruması hayati derecede önem arz etmektedir.
BOP denen melanet projesinin kanser hücresi gibi bünyemize yerleştirdiği FETÖ/PDY sonunda kendisine yüklenen görevi açık ederek devletimize ve milletimize isyan etmiştir. Bu ellerin kökünden kırılması gerekir. Bu yapının açık/gizli işbirlikçisi, destekçisi, görevlisi her kim varsa, adlarına, sanlarına, aidiyetlerine bakılmaksızın en ağır şekilde cezalandırılması gerektirir.
Ancak burada devlete önemli bir görev düşmektedir. Yaşanılan travmanın da tesiriyle mümkün olduğunca masumları kötülük şebekesi ile eşleştirmeyerek onların devlete olan sevgi ve bağlılıkları zedelenmemelidir.
FETÖ tam da bu sözleşmenin bozulmasını istemektedir. Kripto unsurları kendilerini her şekilde saklayabilmekte, hatta bir kısım masumları FETÖ’cü ihbarıyla kendilerine yönelecek tehlikeyi bertaraf etmeyi amaçlamaktadır.
Bu melanet şebekesi yıllardır ülkemiz gündemini meşgul etmiştir. İkbal zamanlarında bunların birçok unsuru ortalıkta açıkça fink atmaktaydı. Özellikle kamudaki bu terör şebekesine yönelik alınan tedbirlerde bu hususun göz ardı edilmemesi gerekir. Vatandaş haksız isnat ve ihbarlar bir yana tutulursa kimin FETÖ’cü olduğunu gayet iyi bilmektedir.
Kamuda görevli personelin açığa alınma ve ihraç edilmelerinde devletimizin mümkün olduğunca sağduyulu ve objektif davrandığından zerrece şüphemiz yoktur. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi kripto FETÖ unsurlarının kendilerini perdelemek için suyu bulandırmak için çabaladıklarına yönelik çok sayıda şikayet almaktayız.
Geçenlerde üniversiteden ihraç edilen bir akademisyenin soruşturma tutanağı tarafıma ulaştırıldı. FETÖ ile ilgili yapı ve yapılanmalara aidiyet, irtibat, iltisak şeklinde çok sayıda soru sorulmuş. Akademisyen bunların tamamını reddediyor. İsnat edilen fiiller (dershane, okul, banka, dernek-vakıflarına üyelik, kurban bağışı vs) tamamen somut unsurlardır.
Buna rağmen akademisyen görevinden ihraç edilmiş. Ben ülkücüyüm, bunları sevmem, bunlarla hiçbir alakam ve ilgim yoktur diyor, yine de ihraç edilmiş. Kişinin beyanı elbette kendini korumak maksatlı olabilir. Ancak devletimiz söz konusu fiillerin gerçekleşip gerçekleşmediğini tahkik ve tespit edebilir.
Hala bütün kamu görevlileri büyük bir tedirginlik içerisindedir. Aynı şeklide iş dünyası için de aynı tedirginlik vardır. FETÖ üyeliği ile suçlanan hiç kimse kendisini savunmak bir tarafa yakınları, çevresi hatta ailesinin gazabına uğramaktadır. Burada biraz daha ölçülü ve dikkatli olunması masum insanların haklarını ve hukuklarını koruyacaktır. Aksi varid olanlar en ağır şekilde cezalandırılmalı, en büyük gazap ve nefrete uğramalıdır. Bunda herkes mutabıktır.
Önümüz kış… Kış, yokluk ve darlık mevsimidir. Toplumsal sözleşmeyi zedelemediğimiz takdirde kış, yazın habercisi olarak bizim için huzurlu geçecektir. Kanser tedavisi yaparken mümkün olduğunca sağlıklı hücrelere zarar verilmemelidir.
Son söz : ‘Birliğimiz ve dirliğimiz daim olsun’