Yolculukta şoförün acemisi, tecrübelisi, ileri sürüş uzmanı, profesyonel rallicisi var.

 

Tabii bir de araç var. Onunla birlikte yol var. Hatta hava durumu bile var. Biz bu günlerde her şeyi bırakıp şoföre ve onun maharetlerine odaklanmış durumdayız.

 

Şoför önemli de aracın durumuna, yolun elverişli olup olmadığına, hava şartlarına kim önemsiz diyebilir.

 

Buradaki şoför günlük hayatımızdaki bir örnek sadece. Ailede, sosyal hayatta, siyasette, idarede bütün sorumluluk ‘şoförün’ omuzlarında. Ne araca, ne yola, ne de hava durumuna bakmadan hepimiz şoföre odaklanmış durumdayız.

 

Gözümüz bir tek onu görüyor. Şoförün gideceğimiz menzile bütün maharetlerini kullanarak bir an önce bizi ulaştırmasını istiyoruz. Aracı, yolu, hava şartlarını hesaba katmadan şoförden bu kadar yüksek beklenti içinde olmak fevkalade yanıltıcı olabilir.

 

Belki şoför uykusuzdur, yorgundur, bizim bilmediğimiz bir derdi, sorunu vardır. Çünkü profesyonel rallicilerin bile zaman zaman ölümcül kazalar yaptıklarını basından öğrenmekteyiz.

 

Buradan ulaşmak istediğimiz menzil için bütün yükü şoföre yüklemenin adaletli olmadığı sonucu ortaya çıkıyor. O halde yapılması gereken aracın ve yolun şartlarına dikkat etmek, hava şartlarını göz önünde bulundurarak yola çıkmaktır.

 

Aksi durumda bir trafik kazası olduğunda şöyle veya bütün suç şoförün oluyor. Hukuk O’nun yakasına yapışıyor. Biz kahramanımızı yerden yere vurabiliyoruz. Kâh uyumuş diyoruz, kâh çok süratliydi veya dikkatsiz, olmadı tecrübesiz vs vs.

 

O halde halk deyişiyle ‘hem şoför mahalli, hem cam kenarı, hem de beş kuruş’ kolaycılığından kurtulmalıyız. Günahıyla sevabıyla her işi bir ‘şoföre’ havale ettiğimiz takdirde gideceğimiz yolun tamamını veya kalan kısmını yaya olarak kat etmek zorunda kalacağız.

Son Söz: ‘Ne ektiysen onu biçersin. Arpa ekip buğday hasat etmeyi ummak hayaldir.’