KERKÜK TÜRK’TÜR TÜRK KALACAK VE TÜRKİYE’NİN OLACAK

Bir ülkenin toprak bütünü sıhhatli bir insanın bedeni ile eş değerdir.

Bir ülkenin toprak bütünü sıhhatli bir insanın bedeni ile eş değerdir. Bir ülkenin toprak bütünlüğünü zedeleyerek yıpratıp sonra da bölmeye çalışmak bir insan bedeninden bir bacağını kesip sakat bırakarak ilerlemesini kısıtlayıp bastona mahkûm etmek ile eşdeğer bir hainliktir. Kerkük Türkiye’nin bir parçasıdır ve hiç kimse Türkiye’yi zayıflatmak için elini ayağını koparma cüretinde bulunmasın.

Türkiye söz konusu vatan olunca kavgayı, nizahı, ayrılığı ve dargınlığı bir tarafa bırakıp tek vücutta bütünleşip ülkesinin, devletinin ve milletinin selametini temin etmek adına çelik bir yumruk olup gaflet ile cehaletini Ortadoğu’ya içindeki açgözlülüğü kusanların başına bir balyoz olarak binmesini bilir. Bu mutlak gerçeğe siyaset tarihi şahittir. Öğrenmek isteyen İngiliz arşivlerine baksın.

Kerkük milli bir meseledir, siyasi görüş, düşünce ve partiler üstü bir konu olup devletin namusu niteliğindedir. Millete düşen hayat pahasına da olsa devletinin yanında dik durup yenilmemek üzere mücadeleye hazır olmaktır.

Dün bizim verdiğimiz kırmızı pasaport ile bacakları titreyerek ürkek bir ruh ile gelip ülkemize sığınıp yardım isteyen korkak kediler bugün batılın ağızlarına sürdüğü yal ile aslan şımarıklığına bürünmektedirler. Tarih tekerrürden ibarettir. Her şımarıklığın sonu mutlak suretle bir okkalı tokat ile son bulur.

Biz ufkumuzu geniş tutup geleceğe aydın ve müreffeh bir şekilde doğru açıdan bakarak sonuca gidersek bizim başarı için koşmamıza gerek kalmayacak, bizzat başarı bizim arkamızdan gelecektir.

Dünyanın bir ucundan kalkıp hiç varlığının hissedilmediği topraklara nifak sokmak isteyen batıl otoriteler, petrolün ve gazın cilvesi ile kandırarak zalime kuyruk olanlar aç gözlüğünün esiri olup Türkiye’ye set çekerek petrol yâda gaz ile değil bilakis açlıktan kıvranarak mutsuz sonu tadacaklardır.

Milletin bilmesi gereken bir husus varsa o da, Türkiye olması gerektiği zaman olması gerektiği yerde olup yapması gereken politikayı sergileyip başarılı sonuca ulaşacak irade ve güce sahip kadim bir ülkedir.

Bizim için 1964 den 1974 e kadar Türkiye Kıbrıs’taki Türkleri sadece seyrediyor diyenler, vakti geldiğinde tecelli eden müdahale ile devlet aklının ne kadar hassas işlediğini görmüşlerdir.

Dün ABD ile şımarıp Saddam’a rest çeken molla Mustafa Barzani’nin çıplak kaldığında İran’a sığınıp sürgünde ıstırap içerisinde öldüğünü unutan kalıntıları hainlik sanatından vaz geçmelidirler. Aksi takdirde içerisinde bulundukları balayı bittiğinde kesilen faturayı ödleri ile ödeyecektir. Bugünde baktığımızda yurt dışında kendilerine kurulan enstitüler aracılığı ile örgütlenen hain kişileri ve akıl sahiplerini ıslah etmek için birinci dünya harbinde ne yaptıysak yeniden aynı kıstas politikasını sergileyip dünyayı dize getirmeye hazırız.

Bugün ABD ve batı kurmak istedikleri Kürt devleti politikasında bilmeleri gerek ki Mezopotamya’da Türkiye izin vermeden ne it havlar ne ot biter. Ortadoğu’nun tapusu da, nüfus kütüğü de, erkeği de Türkiye’dir.

Kerkük Türk’tür Türk kalacak ve Türkiye’nin olacak.