Kadına şiddetin temeli eğitim mi?

Kadına şiddetin son zamanlarda gündeme gelmesinin nedeni kadınların artık özgüven sahibi olduklarını ve kendi ayaklarının üstünde dimdik durabildiklerini ve bununda en büyük etkenin hükümetin olduğunu vurgulayan Kılıç, ''Kadına şiddet eskiden basın yayın bu kadar olmadığı için gündeme gelmiyordu. Şuan insanlar adım atsa herhangi bir olay olmuş olsa bunu gazetelerden, televizyonlardan çok net bir şekilde görebilirsiniz. Eskiden kadının sesi duyulmuyordu, şuan olan sadece gündeme televizyon kanalıyla geliyor. Kadına şiddet gündeme gelmesinin tek nedeni kadınlar olarak özgüvenimizin artmasıdır. Birşeylere hakkımızı hukukumuzu korumayı, savunmayı öğrendik. Eskiden böyle bir olayda kadınlara ait derneklerde, vakıflarda herhangi bir şekilde böyle bir aramızda bağlılık yoktu. Kadının şu dönemde özgüveni yükseldiği için hakkını aramaya başladı. Çünkü hükümetimiz pozitif ayrımcılık getirdi. Kadına şiddetle alakalı 2004-2010 yılı arasında çok farklı şekilde anayasa ve yasalarda değişiklikler yapıldı. Bunların başında Avrupa Konseyi sözleşmesi dediğimiz bu konularda özellikle aile içi kadına şiddet ve aile içi şiddete karşı yönelik hazırlanan tüm düzenlemelerde ilk imzayı atan Türkiye'dir. Bunu öne alırsak Türkiye bu konuların önünü açtı'' ifadelerini kullandı.

 

Ak Parti dönemine kadar kadının çok önemsenmediğini ve bu dönem içerisinde kadını sadece vitrin olarak algılanmadıklarını ifade eden Kılıç, ''Son dönemde baktığımızda 2009-2016 yılı arasında düzenlemeler çok farklı yapıldı. 2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız kuruldu ve bizim Ak Parti dönemine kadar kadın çokta önemsenmemiş. Bizler siyasetin sadece vitrini gibi algılanmadık. Biz bu işin mutfağında olduk. Birebir seçimlerde sadece gösteri yapan ön vitrinlerdeki insanlar olarak değilde birebir ailelerle görüşen insanlar olduk. O yüzden hükümet olarak kadına karşı şiddette sıfır tölerans diyoruz. Bunları değerlendirecek olursak bir kadın şiddet gördüğü vakit gidip savcılığa suç duyurusunda bulunabiliyor, gidip raporunu alabiliyor. Eskiden kadınlarımız korkardı şimdi ise erkekler evden uzaklaştırma cezası alıyor. Düşünecek olursak bu anlamdada erkek kendine evden ayrı kaldığı dönemler içerisinde de zaten bir çeki düzen verme gereği duyuyor. Aslında bakarsanız karıyla koca arasında hesaba çekme dönemi diyebiliriz. Şidden asıl sebebi eğitimli insan olmamaktan geçiyor'' dedi.

 

Aile içi eğitimle başlayan süreçte bir çocuk nasıl yetiştirilirse, az çok ne görürse çocuğun o şekilde topluma kazanılacağını ve terbiye edildiği dönem 3 yaşa kadar karakter oturduğunu vurgulan Kılıç, konuşmasına şöyle devam etti: ''O ilk eğitimi veren anne ile baba modeldir aslında. Öğrenirim demiyorum eğitim diyorum. Bir insan aileden, öğretmeninden öğrenimi alabilir. Öğrenimi insan her halukarda alır bir insan. Fakülte bitirir, yüksek lisans yapar bunlar önemli değildir. O noktada da bizlerin araştırma yapıldığı vakit sivri taraflarının uç noktalarda olan düşüncelerin törpülenmiş olanlar biraz daha kadınlara karşı şevkatle, merhametle yaklaşır. Bu sadece eğitim anlamında değil, bu ahlaken ve inanç yönünden çocukların çok daha farklı anlamda eğitilmeleri lazım. Ahlaki değerlerinin ve inancının tam olması lazım. Şayet böyle olursa o insanı topluma çok çabuk kazandırabilirsiniz veyahutta kadınların kendine emanet ettiklerini bilirlerse o şiddet denilen şey en azından ahlaken, vicdanen ve dinen onu engeller.''

 

Kahramanmaraş'ta dini ve ahlaki değerlenin çok güzel korunduğunu ve bu sayede aile bütünlüğüne sahip olunduğunu ifade eden Kılıç, ''Türkiye'de iller arasında en huzurlu il Kahramanmaraş'tır. Kahramanmaraşımız ahlaki ve dini değerlerini çok güzel korumuş ve bozulmamış bir toplumuz. Ahlaki değerler çok güzel korunduğu için aile bütünlüğünüde sağlayabiliyoruz. Çünkü Kahramanmaraş'ta aile yapısı güzel korunduğu için bunda da gözlemlediğimiz tabi ki istisnalar var. Kadınlara şiddet konusunda Kahramanmaraş yada Türkiye olarak değerlendirdiğimizde sorunlarımız çok çözülmüş değil ama çok ilerlemişte değil. Düzelmeler var. Hükümetimizin özellikle Aile Sosyal Politikalar Bakanlığımız bu konularda yaptığı çalışmalar etkili oldu'' dedi.

 

Kadınların kendi ayaklarının üstünde durması gerektiğinin farkında olmasına ve bu yüzden eğitimin ileri dönemlere aksamasından dolayı evlilik yaşlarını geçiktiğini söyleyen Kılıç, ''Eğitim seviyeleri yükseldikçe evlilik yaşları geçikiyor. Özelikle kız çocuklarında ben okulumu bitireceğim, çalışacağım bunun farkında olmak. Ekonomik kaygılar nedeniyle daha iyi koşullara sahip olup o şekilde evlenmek istiyorlar. Bu yüzdende biraz evlenme yaşı yükseldi. Daha önceki dönemlere göre giderek Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızda şuan birinci, ikinci, üçüncü çocukta memur ve işçi kadınlarımıza farklı töleranslar tanınıyor. Bu toplumun genç ve dinamik yapısını arttırabilmek için yapılan bir çalışmadır. Giderek yaşlanan bir toplumuz. Genç nüfusa oranla, yaşlı nüfusu biraz daha fazlalaşmaya başladı ve şuan burada ki sosyal politikamız her ailede en azından bir çocuk anneyi, ikinci çocuk babayı, üçüncü çocuk ise toplumdaki artışı temsil eder. Kadınlarımızın, annelerimizin hayatını kolaylaştıracak çalışmalar var bu yöndede annenin mesleğim mi çocuğum seçeneği kalmayacak. Daha genç ve dinamik bir nüfus bu şekilde elde edilecek diye düşünüyorum'' diye konuştu.
Haber: Meliha Şeyda Akçakale