Merhum Cemil MERİÇ ‘izmler/ideolojiler, idrakimize giydirilmiş deli gömlekleridir’ demişti. Bu gün ‘biz ve öteki’ zihnimizi ve onun yansıması olarak tavırlarımızı tehdit etmekte, hatta ‘izm’ boyutuna ulaşarak bizi sınırlamaktadır.
Zihnimizde biz olumlu, öteki olumsuz çağrışım yapmaktadır. Görme güçlüğü çekenlerin gözlüğe ihtiyaç duydukları gibi biz de karşımıza çıkan her sorunda hemen ‘biz veya öteki’ tavrımızı takınıyoruz.
Sokakta biz ve öteki... Medyada biz ve öteki… Politikada biz ve öteki… Sporda, Tribünde biz ve öteki… Sevincimizde ve üzüntümüzde dahi biz ve öteki… Bu farklılaşma ve ayrışma birlikten doğacak sinerjiyi yok ettiği gibi dirlik ve huzurumuza karşı da bir tehdit oluşturmaktadır.
Mesela çok kullandığımız meşhur yüzde % 50 söylemi buna en iyi örnektir. Toplum bu söylemle, tabir caizse karpuz gibi ikiye bölünmektedir. Bu bölünmüşlük bir tarafı yekdiğerine karşı kışkırtmakta, hatta kavga ettirmekte, bununla da yetinmeyip yok saymaya kadar işi götürmesine sebep olmaktadır.
Bunun bir başka versiyonu dış politikada ‘Türkiye’nin dostu yok’ anlayışıdır. Oysa kimse kimsenin dostu ve destekçisi olmak zorunda değildir. Ülkelerin hakları ve çıkarları vardır, bu hak ve çıkarlar zaman zaman pozisyon değişikliği gerektirebilir hatta zorunlu kılabilir. Öte yandan herkesin hak ve hukuku saygıya layıktır, gözetilmesi gerekir, bu hususun basit ve kısa vadeli gerekçelerle yok sayılması deli gömleğinin bütün bünyeyi sarmalamasına yol açacaktır.
Önyargılı olduğumuz birisiyle sorunlarımızı çözebilmemiz çok zor olacaktır. Kavgaya hazır olduğumuz, yok saydığımız hatta yok olmasını istediğimiz karşıtımızla ister bir kişi, ister bir grup isterse devlet veya başka bir organizasyon olsun hangi meselemizi çözebileceğiz? Çözemediğimiz her sorun bizi daha da hiddet ve şiddete yöneltecektir.
Hâlbuki ötekini anlamamız, hiç olmazsa dinlememiz gerekir. Dinleyelim ki anlayalım, anlayalım ki haksız bir hüküm vermeyelim, yanlış bir tavır göstermeyelim. Doğru bir düşünce ve hareket tarzı geliştirerek önyargılarımızdan uzaklaşabiliriz. Bu şekilde içine sürüklendiğimiz ‘biz ve öteki’ girdabından kurtulur, toplumsal barış ve hoş görüyü tesis edebiliriz.
Son Söz: Yaratılanı severim Yaratandan ötürü. (Yunus Emre)