Gündem

Bestekâr Mustafa Nuri Bey ve Derdiçok

0

Kahramanmaraşlı müzik adamı ve Bağlama Üstadı Mehmet Bağlar, kimsede olmayan özel arşivinden Türk Halk Edebiyatının önemli isimlerinden Bestekâr Mustafa Nuri Bey ve Derdiçok’un hayatını kaleme alarak gazetemizle paylaştı.

Mehmet Bağlar, Kahramanmaraş’ın tarihi, kültürü ve bugüne kadar gelmiş geçmiş sanatçılarını anlatan arşivini sadece Manşet Gazetesi ile paylaştı. Bağlar, Arşivinde 7’den 70’e Maraş ile ilgili bilgiler olduğunu söyleyerek, bu özel arşivini sadece bizimle paylaştı. Kahramanmaraş’ın tarihi dokusunu ele alacağımız arşivde, şehrin geçmişten bu güne gelen ozanlarını, bestekârlarını ve sanatçılarına değineceğiz. Her hafta Pazartesi günü bir sanatçıyı konu olarak paylaşacağımız yazılarda İlk olarak konu aldığımız kişi On yedinci yüzyıl Türk halk şairlerinden, etkileyici bir dil ve duygu evreni ile kurduğu şiirleriyle Türk halk şiiri geleneğinde çığır açan Karacaoğlan olmuştu. Bağlar, şimdi ise Türk Halk Edebiyatının önemli 2 ismi Bestekâr Mustafa Nuri Bey ve Derdiçok’un hayatını anlattı.                    

Volkan Müzik Galerisi Yöneticisi ve bağlama üstadı Mehmet Bağlar ’ın kaleminden Bestekâr Mustafa Nuri Bey ve Derdiçok;

BESTEKÂR MUSTAFA NURİ BEY  

Mustafa Nuri BEY 1843 de Maraş’ta doğmuş, 1906’da İstanbul’da ölerek Üsküdar’da Selami Dergâhı mezarlığına gömülmüştür. 19. Yüzyılın sonlarında yaşayan değerli fikir adamlarından olarak tanınan Mustafa Nuri Bey, besteleriyle de meşhurdur. Osmanlı vezirlerinden Maraş Mutasarrıfı Yusuf Paşa’nın oğludur. Küçük yaşta saray mızıkasına giderek Fransızcasını ilerletmiştir. Gençliğinde Meclisi Vala kalemine sonra tercüme odasına devam etti. Genç OSMANLILAR cemiyetini teşkil eden Kemal Bey ve Ziya Paşaların Avrupa’ya kaçtıkları zaman Mustafa Nuri Bey’de Avrupa’ya gitti. İstanbul’a dönüşünde ibret gazetesinde muharrirlik yaptı. Ankara mektupçusu oldu.  İstanbul’a döndüğünde bir gece Gedikpaşa Tiyatrosunda Namık Kemal’in Vatan ve Silistre’sinin temsilinden dolayı arkadaşlarının her biri bir tarafa sürüldü. Mustafa Nuri Bey’de Akkaya gönderildi. Sultan Muradın cülusundan İstanbul’a dönerek Sıhhiye Başkâtibi, sonra mabeyyin Başkâtibi ve en son Reji komiseri oldu. İkinci Abdülhamit zamanında temiz ve hür fikirli olarak tanınan Mustafa Nuri Bey’in menfa hayatına dair Akka adlı eserin bir formasının basılmadığı bundan başka yeni Osmanlar Cemiyetinin nasıl kurulduğunu ve Avrupa’ya nasıl gittiğine dair tamamlanmamış bir eserinin bilinmediği yazılmaktadır. Nuri Bey’in besteleri de kendisine ait zamanına göre pek açık Türkçe ile şarkı güfteleri yazdığı bilinmekte ve Hüseyin’i faslından meşhur olmuş şu kıta örnek olarak verilmektedir.  

Bak şu güzel köylüye işte bu kızdır peri  Toprak ile oynamış belli güzel elleri   Böyle midir hep acep köylülerin dilberi   Düştü gönül aşkına terk edemem bu yeri 

Onun musiki alanında ki değeri için 50 yıllık Türk Musikisi isimli esere bakılmasına işaret eden Tahir Gören şunları yazmaktadır: Paşa Zade küçük yaşta saray mızıkasına girerek musiki bilgisini ve tahsilini ikmal etmiş olup genç yaşta pek çoğunun da güfteleri kendisine ait olan besteler yapmıştır. Eserlerinden bazen köyden, kavaldan, çobandan bahsetmesi kendisinden sonra gelen bestekârlarla yeni bir yön vermiş, hatta merhum Saadetin Kaynak bu yolda yürüyerek çağımızın en velüt bestekârlarından biri olmuştur. Rast, Hüzzam, Bestenigâr makamlarında bazı örnekler vermiş ise de biz buraya rast makamında ki şu güftesini almakla yetiniyoruz.   

DERDİÇOK 

(1875 – 1937) 

Asıl adı Lütfi’dir. 1875 yılında Elbistan’ın Kızılcaoba Mahallesinde doğdu. Babası Hacı Tıfıl Oğullarından Hafız Mehmet adında bir köy imamı idi.  

Lütfi esaslı bir tahsil görmemiştir. Babasının yanında Hafızlığa çalışmış ise de, üstün bir başarı gösterememiştir. Birazcık okuyup yazma öğrenmiştir. Lütfi küçük yaşta iken ailesinin geçimine yardım maksadıyla reçberlik yapar ve tarla işlerinde çalışırdı. Ruhan sanatkâr olan Lütfi bu işlere de kendini veremedi. Onun bu haline babası çok üzülüyordu, bir zaman bu yüzden araları açıldı. Ailesine ve Elbistan’ı terk ederek Efsus  (Afşın) a kaçtı. Onun Derdiçok mahlasıyla şiir söylemeye başladığı bu sırada görülüyor.  

Derdiçok 23 yaşında iken köy imamlığına başlar, Afşin ve Elbistan’ın birçok köylerinde imamlık yapar. Güzellere şiir söylemesi halk tarafından hoş karşılanmadığı için imamlık yaptığı köylerde uzun müddet kalamaz. Söylentilere göre Derdiçok 9 defa evlenmiştir. 6 defa evlendiği kati’dir. Nüfus kaydında üzerine Gülizar ve Fatik adında iki kadının ve 7 çocuğunun kayıtlı olduğu görülmektedir. Aldığı kadınların hepsi de duldur. Bunu bir şiirinde şöyle anlatır:

Düştü Derdiçoğum gene yollara  

Çevherine karıştırdı pullara  

Daim mecbur oldu yorgun dullara  

Yalvar Allah’ına kız gelsin deyu  

  1. Derdiçok, aşık edebiyatının asrımızdaki son değerli mümessillerinden’dir) der.  Arif Nihat Asya da onun için (Derdiçok zamanının en büyük halk şairiydi. Değeri dertliler, gevherlilerle, hatta Karacaoğlanlarla mukayese edilecek kadar yüksektir. Bu hükmü, mesuliyetine kabul ederek veriyoruz). Edebiyat tarihine geçmiş olan Derdiçok’un şiirleri 108 koşma ve 156 semaiden ibaret olarak ilk defa 1946 yılında yayınlanmıştır. Derdiçok’un şiirlerinin beğenilmesi ve tutulması üzerine yukarıdaki eserin taklitleri 1955 yılında Adana’da ve daha sonra İstanbul’da yayınlanmıştır. Bu durum dava konusu dahi olmuştur. Derdiçok’un şiirleri halen yaygın halde halkın dilinde dolaşmakta ve bazıları bestelenmiş olup Türkiye Radyoları seanslarında sanatçılar tarafından söylenmektedir. Şairin kendi el yazısı ile şiirlerini toplayan defterlerden birinin Maraş’ta D. Hizmet Gazetesi Arşivinde bulunduğu, 320 adet koşma ve semaisinin bu defterden alınarak Memleket Gazetesinde yayınlandığı bilinmektedir. 

 

SEMAİ  

Aman güzel yavaş yürü  

Yollar incinir incinir 

Güzelim diye nazlanma  

Eller incinir incinir  

Güzel olan yıkmaz hatır  

Kesme selamını yetir 

Berk sallanma acık otur  

Kollar incinir incinir  

 

Geçme âşıklar peşinden  

Güzel ayrılmaz eşinden  

Ağlatma didem yaşından  

Seller incinir incinir  

 

Nazlım bana azgın bakma  

Beni atışına yakma  

Yeter burcu burcu kokma  

Güller incinir incinir 

 

Canım kurban ala göze  

Verme DERDİÇOĞA ceze  

Ne desem yıkışır size  

Diller incinir incinir  

 

 Derleyen: Emre Akkış