Arşiv

Bakan Ünal'dan Anadolu Medeniyetler Müzesi'ne ziyaret

0

Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, “Kültürel hafızanın herhangi bir şekilde bir dönemini blok olarak alıp, kaldırıp bir kenara koyamazsınız. Toplumsal hafıza bütündür; doğrularıyla yanlışlarıyla, yaşanmışlıklarıyla, acılarıyla bizimdir ve bize aittir. O yüzden bu topraklarda yaşanan Selçuklu deneyimi de bize aittir, Osmanlı deneyimimiz de bize aittir, Cumhuriyet deneyimimiz de bize aittir. Çünkü bunların hepsini biz yaşadık'' dedi.

Kültür ve Turizm Bakanı Ünal, dünya kültür mirasının korunması ve müzeciliğin tanıtılması amacıyla Milletlerarası Müzeler Konseyi (ICOM) tarafından tüm dünyada her yıl 18 Mayıs günü kutlanan “Müzeler Günü'' dolayısıyla Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni ziyaret etti. 35’incisi gerçekleştirilen “18 Mayıs Uluslararası Müzeler Günü'' kapsamında bir konuşma yapan Ünal, “Bugün hafızamızın oluşmasında önemli bir yer tutan ve yaşadığımız coğrafyada kültürel derinliğimizi belirleyen ve somut olmayan kültürel mirasın teşhir edildiği ve bize dünden bugüne insanın hikayesini hatırlamamıza, yaşadığımız toprakların ruhuna dair bir fikir edinmemize vesile olan müzelerle ilgili ''Müzecilik Haftası’nı kutluyoruz'' ifadelerini kullandı.

MÜZELER AYNI ZAMANDA BİRER ÖĞRENİM MEKANI, EĞİTİM VE TEFEKKÜR YERLERİDİR''
Müzelerin binlerce yıllık bilgi ve tecrübeyi gelecek kuşaklara aktardığını belirten Bakan Ünal, “Müzeler aynı zamanda birer öğrenim mekanı, eğitim ve tefekkür yerleridir. Bu yönüyle de müzeler aslında yaşayan ve bize kendi varlığını ve bizim tarihsel derinliğimizi hatırlatan ve bizimle konuşan mekanlardır. Esasen çağdaş müzecilik yaklaşımında da bu mekanlar canlı birer iletişim ortamı olarak görülüyor. Bu yaklaşıma göre ideal müze, ziyaretçi ile aktif iletişim halinde bulunan yaşayan bir mekan olarak değerlendiriliyor. Bu mekanlarda somut unsurların yanı sıra, somut olmayan kültürel miras unsurlarının da araştırılması, korunması ve ihya edilerek gelecek nesillere aktarılması büyük bir önem arz ediyor'' şeklinde konuştu.
“TOPLUMSAL HAFIZANIN, KÜLTÜREL HAFIZANIN HERHANGİ BİR ŞEKİLDE BİR DÖNEMİNİ BLOK OLARAK ALIP, KALDIRIP BİR KENARA KOYAMAZSINIZ''
Türkiye’nin müzecilik tarihinde Osmanlı döneminin eksikliğine değinen Ünal, şunları kaydetti: “Bizim müzecilik tarihimize geri dönüp baktığımızda aslında müzecilikte köklü bir geleneğe sahip olduğumuzu söyleyebiliriz ama az önce yaşadığımız bir şey aslında durumumuzu anlatan en güzel örneklerden bir tanesi. Şu anda Fatih döneminde yapılmış, tahminen Mahmut Paşa tarafından yaptırıldığı düşünülen, kitabesi olmadığı için net olarak bilgiye ulaşamadığımız ama Fatih döneminde, 1490’lı yıllarda yaptırıldığı düşünülen bir bedestendeyiz ve burası Anadolu Medeniyetler Müzesi ve bu müzede ancak 2013 yılında Osmanlı’ya ait bir vitrin eklenmiştir. Dolayısıyla Anadolu medeniyetleri dediğimizde bunun içerisinde Selçuklu, beylikler ve Osmanlı yoktur. Hafızasını ve kökenleri eski Sümer’de, eski Eti’de arayan ve dolayısıyla yaşadığı coğrafya üzerinden kendisine kimlik inşa etme çabasına girişen bir anlayış. Toplumsal hafızanın, kültürel hafızanın herhangi bir şekilde bir dönemini blok olarak alıp, kaldırıp bir kenara koyamazsınız. Toplumsal hafıza bütündür; doğrularıyla yanlışlarıyla, yaşanmışlıklarıyla, acılarıyla bizimdir ve bize aittir. O yüzden bu topraklarda yaşanan Selçuklu deneyimi de bize aittir, Osmanlı deneyimimiz de bize aittir, Cumhuriyet deneyimimiz de bize aittir. Çünkü bunların hepsini biz yaşadık. Çünkü bunların hepsi bizim hafızamızı oluşturan temel unsurlar. O yüzden öncelikli olarak kendi yitik hafızamızı ararken, kendi hafızamızı yeniden inşa ederken, işte bu anlamda müzeciliğin çok büyük bir kıymeti ve önemi var. Özellikle bizim önümüzdeki dönemde, şehirlerimizde yeni müzeler oluştururken bugün en çok sıkıntısı yaşanan ve günümüzde artık fiziki coğrafyanın ortadan kalkmasıyla birlikte internet coğrafyasında, çocuklarımızın sınırların olmadığı bir dünyayı zihinlerinde tasavvur etmeleri ve tahayyül etmeleri bir kimlik ve aidiyet oluşturmaları daha büyük bir güçlük kazanıyor. Bu sadece bizim değil, bütün toplumların yaşadığı temel bir sorun olarak ortaya çıkıyor.''

Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı 197 müze, 125 türbe, 138 ören yeri ve Bakanlık denetiminde faaliyet gösteren 217 adet özel müze bulunduğunu ifade eden Ünal, 2016 yılında açılışı planlanan 18 müze daha olduğunu belirtti. Konuşmasının ardından çocuk atölyesini ziyaret eden Ünal, çocuklarla beraber sikke, mozaik ve kil tablet yaptı. İHA